Hamilelik sürecinde, anne ve bebeği bir bütün olduğundan; nasıl ki annenin yediği, içtiği her şey bebeğe yarıyorsa aynı şekilde annenin ruh hali de bebeği etkileyebilir. Oldukça mucizevi bir şeyi yaşayan ve dünyaya bir canlı getirecek olan anne adayı, her ne kadar bu dönemde fiziksel ve ruhsal olarak zorlanmalar yaşasa da bu kutsal vazifenin vermiş olduğu hislerle ve annelik içgüdüleriyle daha pozitif duygulara sahip olur. Fakat bu, her anne adayı için de geçerli olmayabilir.
Anne Adayları, Hamilelik Sürecinde Stresten Uzak Durmalı
Anne ile bebek arasındaki hem ruhsal hem de fiziksel etkileşim hamileliğin 12. Haftasından itibaren başlar. Bebek yavaş yavaş tat alma, dokunma, duyma gibi şeyleri hissetmeye başlar ve onun bu gelişim sürecinde annenin bebeğiyle konuşması, karnına dokunması, onu istediğini ve sevdiğini hissettirmesi gerekir. Tabi işin fiziki boyutuna geçilirse, annenin sağlıklı beslenmesi de bebeği büyük ölçüde etkiler.
Bebek, ilerleyen haftalarda her şeyi daha çok hissetmeye başlar. Annenin yaptığı egzersizler, yedikleri, hareketleri, konuşmaları hatta dinlediği müzik bile doğrudan bebeği etkiler. Aynı zamanda anne; üzgün, kaygılı veya sabırsızsa bebek bu duygulardan da zaman zaman etkilenir. Hatta çocuk büyüdükçe, agresif ve mutsuz bir yapıdaysa bu durum, annenin hamileyken olan davranışlarına bile verilir. Bu yüzden anne adayı, bu süreçte bebeğine odaklanmalı ve kendisini üzecek durumlardan uzak durmalıdır.