Okyanus, ilk insanlardan beri geniş gizemleri barındırır. Derinlerde başka dünyalar ve muhteşem yaratıklar merakla keşfedildi. Bugün, anlayışımız genişledi, ancak dünya suları hala bize bir gizlilik ve korku sunuyor. Denizkızı şehirleri veya batık Atlantis’ten daha az etkileniyor, bunun yerine su altı metropollerini ve deniz tabanı kolonilerini hayal ediyoruz.
İnsanlar Denizin Altında Yaşayabilir mi?
Kaptan J. Cousteau’nun Conshelf projesi ve ABD Deniz Kuvvetleri Sealab ile gerçekleştirdiği deniz altı yaşam fikri, 1950 ve 1960’lı yıllarda özellikle güçlü oldu. Her iki program da insanların su altında uzun süre yaşayabilecekleri ve çalışabileceklerini kanıtladı. Deney konusu sualtı bahçelerinde yaşanabileceğini gösteriyor, su altındaki inşaat projelerine karşı mücadele ediyor ve bir akvaryumun yaşamını sürdürüyordu.
Conshelf, insanoğlunun deniz altında uzun süre yaşayabileceğini kanıtladı, ancak fiziksel ve psikolojik yetenekleri olmasına rağmen insanlar, Güneş olmayan bir dünyada var olmaya hazır değildi.
Bununla birlikte, bu deneyler astronotların karanlık gelecek senaryolarına karşı eğitilmesine neden oldu.
Yarım yüzyıl sonra su altı şehirleri hâlâ burada değil. Elbette, Giancarlo Zema’nın Trilobis 65 konutu ve su altında çalışan Dubai gökdelen Hydropolis gibi gerçekleştirilmemiş tasarımlara sahibiz, ancak sonuç şu ki su altında yaşam kolay veya ucuz bir hayat değildir. (Ayrıca şu an için gerekli de değildir.) Okyanus araştırmaları söz konusu olduğunda, insansız denizaltıları ve otomatik deniz tabanı istasyonları daha iyi bir değer gibi görünüyor.